Diabetes Mellitus
sugar, sweet, face-5965361.jpg

Diabetes mellitus, insülin eksikliği ya da insülin etkisindeki bozukluk nedeniyle organizmanın karbonhidrat, yağ ve proteinlerden yeterince yararlanamadığı, sürekli tıbbi bakım gerektiren, kronik, geniş spektrumlu bir metabolizma bozukluğudur. Hastalığın, akut komplikasyon riskini azaltmak ve uzun dönem kronik ve tedavi maliyetini artıran komplikasyonlarından korunmak için sürekli eğitim gerekmektedir.

Tablo-1: Diabates mellitus tanısında yeterli olan bulgular

Diabetes mellitusun klasik belirtileri şunlardır: Poliüri, polidipsi, polifaji veya iştahsızlık, halsizlik, çabuk yorulma, ağız kuruluğu, noktüri (gece sık idrar yapma).

Tablo-2: Diabetes mellitusun semptomları

TİP-1 DİYABET

  • Genellikle 30 yaşından önce başlar. Okul öncesi (6 yaş civarı), puberte (13 yaş civarı) ve geç adolesan dönemde (20 yaş civarı) üç pik görülür. Ancak son 20 yıldır daha ileri yaşlarda ortaya çıkabilen Latent otoimmün diyabet (LADA) formunun, çocukluk çağı (15 yaş altı) tip-1 diyabete yakın oranda görüldüğü bildirilmektedir.
  • Hiperglisemiye ilişkin (ağız kuruluğu, polidipsi, açlık hissi, poliüri, kilo kaybı ve yorgunluk gibi) semptom ve bulgular aniden ortaya çıkar.
  • Tip 1 diyabetli bireyler diyabetik ketoasidoza daha yatkındır. Hastalar sıklıkla zayıf ya da normal kilodadır.
  • Tedavide insülin kullanılır.

TİP-2 DİYABET

  • Çoğunlukla 30 yaş sonrası ortaya çıkar, ancak obezite artışının sonucu olarak özellikle son 10-15 yılda çocukluk veya adolesan çağlarında ortaya çıkan tip 2 diyabet vakaları artmaya başlamıştır.
  • Güçlü bir genetik yatkınlık söz konusudur. Ailede genetik yoğunluk arttıkça, sonraki nesillerde diyabet riski artar ve hastalık daha erken yaşlarda görülmeye başlar.
  • Hastalar sıklıkla obez veya kiloludur [beden kitle indeksi (BKİ) >25 kg/m2].
  • Hastalık genellikle sinsi başlangıçlıdır. Pek çok hastada başlangıçta hiçbir semptom yoktur.  Bazı hastalar ise bulanık görme, el ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma, ayak ağrıları, tekrarlayan mantar enfeksiyonları veya yara iyileşmesinde gecikme nedeniyle başvurabilir.
  • Başlangıçta diyabetik ketoasidozise yatkın değildir. Ancak uzun süreli hiperglisemik seyirde veya β-hücre rezervinin azaldığı ileri dönemlerde görülebilir.
  • Son yıllarda genç-erişkin yaşta diyabetik ketoasidozis ile başlayan tip 2 diyabet vakaları artmıştır ve bu durum ’ketoza eğilimli diyabet (ketosis-prone diabetes; KPD)’ olarak adlandırılır.
  • Tedavide oral antidiyabetikler ve gerektiğinde oral antidiyabetiklerler birlikte insülin de kullanılır. (Örneğin C-peptid çok düşükse insülin kullanılır ya da C-peptid iyi olsa bile HbA1C 10’un üzerine çıkmışsa bir süre insülin kullanılır.)
  • İnsülin başlanan hasta ömür boyu kullanmak zorunda değildir, hastanın durumuna göre bir süre kullandırılıp kesilebilir.

TEDAVİ

Tablo-3: Diabetes mellitus tedavisi

Diabetes mellitus hakkında detaylı bilgiye slaytımızdan ulaşabilirsiniz.

E-BÜLTEN

Yeni yüklenen slaytlardan ve güncel yazılardan haberdar olmak istiyorsanız e-posta adresiniz ile e-bültene kaydolabilirsiniz.