KANSERİN BESLENME İLE İLİŞKİSİ

Kanser dünyanın en önemli sağlık sorunlarından biridir. Gün geçtikçe yayılımı daha da artan kanser, dünyadaki ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Kansere genetik ve çevresel birçok faktör neden olabilir.

Çevresel nedenlerin arasında en önemli faktörler sigara, beslenme alışkanlıkları, obezite, virüsler, hormonlar, fiziksel ve kimyasal ajanlardır. Yetersiz ve dengesiz beslenme, sedanter yaşam ve obezite kanser riskini artırmaktadır. Fazla yağlı beslenme kolon, uterus, prostat kanserine yakalanma riskini artırırken; sedanter yaşam ve obezite ise meme, kolon, özofagus, böbrek ve uterus kanseri riskini artmaktadır. Besinler, kanserden koruyucu özellik gösterenlerden kansere neden olanlara kadar geniş bir yelpazede yer alırlar.

Karbonhidratlar

Başlıca enerji kaynağımız karbonhidratlar, hızlı olarak enerjiye çevrilirler ve yaygın olarak tüketilirler. Yapılan çalışmalarda beslenmedeki glisemik yük, eklenen şekerler (sükroz, fruktoz) ve karbonhidratlar kanser riskini artırmaktadır. Nişasta bazlı şekerde bol miktarda bulunan fruktozun pankreas kanseri ile ilişkili olduğu ve fazla kilolu kişilerde şeker alımının özellikle daha fazla risk oluşturduğu gösterilmiştir.

Rafine edilmiş unlar mide, kolorektal, meme, üst sindirim sistemi ve tiroid kanserleri riskini artırmaktadır. Özellikle beyaz ekmek gibi rafine edilmiş karbonhidratlar glisemik yükü artırırlar ve insülin, insüline benzer büyüme faktörü ve ani glisemi artışı, kolon, meme ve prostatta hücre poliferasyonu stimülasyonuyla kanser riskini artırırlar.

Sebze, meyve, kepeği ayrılmamış tahıl ve kuru baklagillerde bir karbonhidrat türü olan lif (posa) bulunur. Posanın fazla alınması konstipasyonu önler bağırsakların düzenli olarak çalışmasını sağlar. Bu etkiyi kolon bakteri florasını değiştirerek, toksik metabolitlerin oluşumunu azaltarak, dışkı atımını hızlandırarak ve toksik metabolitlerin bağırsak hücreleriyle temas sürelerini kısaltarak oluşturur; bu da kolon, rektum kanserleri oluşumunu engelleyebilmektedir.

Proteinler

Fazla miktarda hayvansal protein alımında doymuş yağ tüketiminde de artış olur kanser riski artar. Fazla miktarlarda hayvansal protein ve doymuş yağ tüketimi ile meme, pankreas, prostat, rahim, kolorektal kanserleri riski artmaktadır. Fazla miktarda hayvansal kaynaklı protein alımı, yağ ve enerji miktarlarındaki artırır; bu da fazla kilo ve obeziteye yol açarak kanser riskini artırabilmektedir. Ayrıca yapılan çalışmalar yağsız hayvansal protein alımının kanserle bağlantılı olmadığını göstermiştir.

Pankreas kanser riski ile et tüketimi arasındaki ilişkide salam, sosis, sucuk gibi işlem görmüş etlerin etkisi daha yüksektir.

Yağ Asitleri

Yağ asitlerinin kalp krizi, kalp ve damar hastalıkları, depresyon, migren türü baş ağrısı, eklem romatizması, diabetes mellitus, hiperkolesterolemi ve hipertansiyon, bazı alerji türleri ve bazı kanserler gibi pek çok hastalıktan korunmada önemli etkisi vardır.

Ancak doymuş yağların fazla tüketiminin meme kanseri riskini artırdığı bildirilmiştir.

Katkı Maddeleri

Beslenme alışkanlıkları kanser oluşumunu etkilemektedir. Günümüzde gıda katkı maddeleri maalesef beslenme tarzının temel bir parçası haline gelmiştir. Katkı maddelerinin bir kısmı kanserojen etki gösterirken; bir kısmı ise kanserojenlerin etkinliğini artırmaktadır.

Nitrat, nitrit ve N-nitrosodimetilamin (NDMA) alımı, gastrointestinal traktus kanserleri ilişkilendirilmektedir. Yapılan çalışmalarda NDMA alımının kolorektal kanser riskini artırdığı; diğer maddelerin ise kanser üzerindeki olumsuz etkisinin kanıtlanamadığı gösterilmiştir. Özellikle fazla bira tüketen kişilerde NDMA fazla oranda alındığı için kolorektal kanser riski diğer kişilere göre daha fazladır. Ayrıca belirgin olmamakla birlikte baş, boyun kanserlerinde de hafif bir artış olduğu gözlenmiştir.

Uçucu organik bir bileşik olan furan, cam kavanozda otoklav yöntemi ile hazırlanan mamaların içerisinde yüksek oranda bulunmuştur. Yapılan bir çalışmada sebze ve et içeren bebek mamalarında furan maddesinin daha yüksek olduğu bulunmuş ve hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda furanın kansere neden olduğu ve özellikle karaciğer kanseri gelişiminin doza bağlı olarak artığı gösterilmiştir. Bu nedenle bebeklere hazır mama vermek yerine besinlerin evde taze olarak hazırlanıp mama haline getirilmesi, bebeklerin sağlıklı olarak büyümesi açısından oldukça önemlidir.

PİŞİRME YÖNTEMLERİ

Tüketilen besinlerin türleri önemli olduğu gibi pişirme yöntemleri de oldukça önemlidir. Pişirme esnasında hem yararlı hem de zararlı değişiklikle olabilir.

Kızartmalarda uzun süre aynı yağın kullanılması, termal ve oksidatif reaksiyonlar nedeniyle o yağda kızartılan ürünlerin besinsel değerini olumsuz etkiler. Oksidasyonla yağlarda aldehitler, ketonlar, hidrokarbonlar, alkoller, asitler, esterler ve aromatik bileşikler gibi uçucu bozulma bileşikleri oluşur. Kızartma yağlarını 3 defadan fazla kullanmak yağın yanmasına yol açar ve yanmış yağ da kanserojen maddeler içermektedir. Mangal, ızgara ve tavada kızartma gibi pişirme yöntemlerinde, fırında pişirme ve haşlama/buğulama gibi pişirme yöntemlerine oranla daha fazla heterosiklikamin oluştuğu gözlenmiştir. Köfte gibi karışımla hazırlanan etlerde kullanılan baharatlar heterosiklikamin oluşumunu azaltır. Örneğin köfte hazırlamada kullanılan karabiberin heterosiklikamin oluşumunu önemli oranda inhibe ettiği gösterilmiştir.

Kaynak:

  1. Aygün Çevik B. ve Pirinçci E. Beslenme ve Kanser. Fırat Tıp Derg/Firat Med J 2017; 22(1): 1-7

0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar placeholder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

E-BÜLTEN

Yeni yüklenen slaytlardan ve güncel yazılardan haberdar olmak istiyorsanız e-posta adresiniz ile e-bültene kaydolabilirsiniz.